Türkiye İş Bankası Satranç Ligi'nin sekizinci turu devam ederken Çallı Spor Kulübü yöneticisi Mustafa İmamoğlu ile sohbet ettik;
Fatma Koç Öztürk: Geçmiş yıllara göre bu sene ligi nasıl değerlendirirsiniz?
Mustafa İmamoğlu: Bu sene lig gerçekten çok güçlü. Takımların hemen hepsi birbirinden maç alabilecek düzeyde oyunculara sahip. Zaten şu ana kadar, sekizinci tura kadar gelen çekişmelerde de bunlar gözleniyor. Ligin diğer yıllara nazaran daha güçlü bir lig olduğunu söyleyebilirim. Çok heyecanlı güzel bir lig devam ediyor.
Lige getirilen yeni format nasıl?
Bu formatın biraz ilginçlikler yarattığını düşünüyorum. Maça çıkıncaya kadar, özellikle çift turlu günlerde, kimin kim ile oynayacağından emin olamadık. Önceden de açıklanamadığı için çift turlu günlerde cidden bir sürprizle maça çıkıyorsunuz. Sürprizlerle doluydu.
Peki bu iyi bir sürpriz miydi?
Satranç adına bunun iyi bir sürpriz olduğunu düşünmüyorum. Belki biraz heyecanı var ama hazırlık olarak bir şey yapılamıyor. Sonuçta satrançta insanların daha başarılı olması için rakiplerini önceden öğrenip hazırlanmalarının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu yer değiştirme artı eksi 100 puan konusu bazı oyuncuları daha yukarıda oynatmak adına belki başlangıçta iyi olabilir. Bence lig başlarken herkesin sıralaması artık netleşmiş olmalı ve ondan sonra o sıralamada ana listeye uygun şekilde maça çıkışların diziliminin daha uygun olacağı görüşündeyim.
Başka sıkıntılar var mı?
Bir de çift tur günleri cidden sıkıntılı. Çünkü ortalama altı yedi saat süren maçlar var. Bizim birinci çift tur günündeki ilk maçımız bittikten sonra diğer tura sadece bir saat kalmıştı. Ve sıkıntı yaşadık. Şanssız bir şekilde maçlarımızı da kaybettik. Sırf bu değil ama bu da önemli bir etkendir.
Bu konuda gerçekten bazı olumlu ve olumsuz düşünceler var. Dün özellikle boş günde takımda yıllardır yer alan Fikret hoca, Kerem ve Namık gibi diğer eski oyuncularımızla bir odada toplandık ve ligin şekliyle ilgili sohbet ettik. 10 masalı bir lig kalabalık görünüyor. Bu durum kulüplere maddi külfet getiriyor. Ben hep şunu düşünüyorum; bizim sponsorumuz var. Sağ olsun İbrahim Şencan bize yıllardır destek veriyor. Biz onun sayesinde buralara gelebiliyoruz. Fakat yarın bir gün "neden bu kadar para harcıyoruz, çok değil mi?" dedikleri anda gerçekten sıkıntı yaşayacağız. Kendi yağımızla buralarda kavrulmak mümkün değil. Mutlaka birilerinin desteği lazım.
Sizce bunu nasıl çözmeliyiz?
Bu anlamda şöyle bir tartışma sonucu kafamızda bir proje belirdi. Lig sekiz ana masaya düşerse bunun gelişime daha fazla katkı sağlayacağını düşünüyorum. Biz özellikle gelişen çocukları kulübümüzün üst masalarında oynatmak istiyoruz. Sekiz ana masa dersek bir kadın, 18 yaş altında da bir kadın ve bir genel masa olursa (genel masa ana masalar içinde ratingine uygun bir masa olacak) Artı eksi 100 yine konulabilir. Ama artı eksi 100'ün her maça çıkarken piyango gibi değil de turnuva başlarken belirlenmesi daha uygun olacaktır.
Peki bu sistemin size getirileri ne olacak?
O zaman belki daha küçük yaş bir oyuncumu da getirip o ana masalarda oynatıp gelişimini ilerletmesine yardımcı olabilirim. Mesela biz bu sene 15 yaş kadın masasına 12 yaşında bir sporcumuzu, Sinem Çağla Gündoğan'ı getirdik. Çok da iyi gidiyor. Gerçekten ondan çok memnunuz. Bir de iki hafta ağabeyleriyle beraber, başlarında Fikret hoca her maç sonunda ve öncesinde analiz yapıyorlar. Ben inanıyorum şuradaki iki hafta Sinem'in satranç hayatına artı olarak eklenecek. Bu çok değerli bir şey. Özellikle antrenör getiriyoruz. Fikret hocayı buraya getirme nedenimiz, oynamasının yanında asıl hedefimiz takımla birlikte çalışmalarını sağlamak. İleride bir hafta önce toplanıp kamp ortamı yaratmayı hedefliyoruz. Sporcularla iyice hazırlanıp ondan sonra lige gelmeyi amaçlıyoruz.
Bayan masanın ayrılması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Mesela bizde Betül var ve gayet güzel erkeklerle mücadele ediyor. Bence iyi maçlar da çıkartıyor. Bu sefer şans da yanında olmadı. Rahat kazanabileceği maçları kazanamadı ama ben bunun böyle devam etmesinin ona katkı sağlayacağını düşünüyorum. Onun gibi kadın sporculara katkı sağlayacağını düşünüyorum. İnsanların belirli bir masada oynayacak diye belirlemesini onaylamıyorum. Çünkü bizim oradaki hedefimiz 16 yaşındaki bir sporcuyu oraya oturttuğunuz zaman senin masan sekizinci masa demek olmamalı. Ben istiyorsam ratingi de uyuyorsa daha yukarıda bir yerlerde yer alabilmeli. Daha küçük yaşta mesela 15 yaş altında bir sporcu oynatırsak en az altı maç oynatma garantisi de getirirsek federasyon ona konaklama sağlayabilir. Böylece daha küçük yaşta daha iyi sporcuları teşvik etmiş oluruz. Ben bunun gelişime ciddi katkı sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü bizde belli düzeyin üzerinde çok fazla satranççı yok. Okul, yaşam, her şey etkiliyor. Bu iş için de gerçekten ilerleyecek bir çocuk varsa da onu oynatmalıyız diye düşünüyorum.
|
Buraya gelirken amacınız nerede bitirmekti?
Biz buraya gelirken şampiyon olacağız diye gelmedik. Hep şunu söyledik; "İyi bir takımımız var ve genç iyi sporculardan kurulu". Bunlar takım için canını dişine takacak kadar iyi sporcular. Biz burada ilk beşte yer almayı düşünüyoruz. Lige iyi başladık. Çok masada kazanç konumdayken kaybettiğimiz bir iki maçımız var. Dört kazanç ile sekiz puana sahibiz. Oynadığımız takımlara baktığımda hepsinin bizim altımızda ya da üzerimizde olduklarını görüyorum. Demek ki biz önemli takımları da yenmişiz. Bundan sonra oynayacağımız takımlarla aynı mücadeleyi yaparak kazanabileceğimizi düşünüyorum.
Burada hiç bir takım favori değil. BJK ve İTÜ iyi görünen takımlarla geldiler. İTÜ bile Pamukkale'ye puan kaybetti. Ben Beşiktaş'ın da İTÜ'nün de aynı şekilde puan kaybedebileceğini düşünüyorum. Onun için sonuç henüz belli olmadı. Biz bir kupa ile dönmeyi istiyoruz. Olmazsa da en iyi yerde ligi tamamlamak için çabamızı sarf edeceğiz. Olursa çok mutlu gideceğiz, olmazsa seneye daha iyisi diyeceğiz.
Kadronuzdaki yabancı oyuncuların hepsi Azeri. Bunda Fikret hocanın rolü büyüktür eminim. Özel bir nedeni var mı?
Burada dediğiniz gibi Fikret hoca büyük bir etken. Bugün satranç camiasında Fikret Sıdeifzade ismini camiada kullandığınızda herkes Çallı sporu hatırlar. Çünkü 12 yıla yakındır birlikteyiz. Umuyorum uzun yıllar birlikteliğimiz devam edecek. Onun etkisi çoktur. Fakat bizim dikkat ettiğimiz bir nokta daha var. İletişim dille kuruluyor. Azerilerle ortak bir dil kullanabiliyoruz. Onlarla, Vugar, Eltaj ve Nermin ile önceki yıllardan beri birlikteyiz. Onun için onlarla çok ciddi sıkıntılar yaşamadığımız sürece birlikteliğimizi devam ettiririz diye düşünüyorum. Çünkü aynı dili paylaşıyoruz. Toplantılarda onlarla her şeyi daha rahat konuşabiliyoruz. Diğer sporcularımızla onların da iletişimi çok güzel. En küçüğümüz Sinem bir konuda takıldığında Eltaj abisine gidip sorabiliyor. Bu anlamda bunun önemli olduğunu düşünerek böyle hareket ettik. Azerileri de kendimizden görüyoruz. Onlarla mutluyuz. Onlar da takımları için ellerinden geleni yapıyorlar.
Son olarak neler paylaşmak istersiniz?
Kulüplerin artık satranç dünyası içinde daha çok desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü eğer biz satranca gelişeceksek, büyüyeceksek bunu kulüplerle daha kolay başaracağımızı düşünüyorum. Diğer bireysel sporlarda kulüplerin sahip çıkmasıyla bir çok dal iyi hale gelmiştir. Onun için bireysel bir spor gibi görünen satrançta da böyle olmasını umuyoruz. Mesela yıldızlar şampiyonasında iki sporcumuz Türkiye ikincisi oldu. Ben isterdim ki onların yanında Çallı spor yazsın. Bunun daha fazla dillenmesini istiyoruz. Çünkü bu çocuklara biz destek veriyoruz. Kulüp sporcusu olmayı özendirmek gerekiyor. Federasyon bu konuda çalışanları teşvik edici maddi manevi kaynaklar aktarabilir. O zaman kulüp çok daha değerli olacaktır. Kulüp değerli olursa tüm kulüpler daha iyisini yapabilmek için daha fazla mücadele edecektir. Böylece tatlı bir rekabet olacaktır. Bundan satranç kazanacaktır.
Bugün biz Çallı spor olarak var isek bu kulübümüzün onursal başkanı İbrahim Şencan'ın destekleri sayesinde olmuştur. Kendisi hiç satranç oynamadığı halde 15 yıldan fazla suredir hem yer olarak ve hem de maddi anlamda bize sonsuz desteklerini esirgememiştir. Satrançla ilgilenmesinin en önemli sebebi satrancın özel bir spor olduğuna inanmasıdır.
|