Türkiye İş Bankası Satranç Ligi'nde tamamlanan dokuz turun ardından Merzin Ezgi Satranç Kulübü'nden Cengiz Şengül ile sohbet ettik;

Cengiz Şengül: Aydın Duman Mersin'deki satranç faaliyetlerine 2001 yılında başlamış. 2005 yılında ise takımımız kuruldu. Kurulduğu yıl birinci lige çıkmayı başardık. 2007 yılında Kartepe'de yapılan karşılaşmalarda ligden düştük. Hiç yabancı sporcumuz yoktu ve kıl payı düşmüş olduk. Ertesi yıl yine yükselmeyi başardık. Özellikle birinin adını söylemek isterim. İki kere ikinci ligden birinci lige çıkmamıza büyük katkısı olan Emre Güner. Şu anda da ikinci ligde Aliağa Kulübünde oynuyor olabilir. Emre bizim takımda yer alarak iyi performansıyla bizi birinci lige çıkartan önemli isimlerdendir.

Fakat birçok oyuncu bizim kulübe geldi ve gitti. Genelde sponsor bulamadığımız için gelenler kalıcı olmadı. Bir şekilde bu vakte kadar ligde kalmayı başardık. Bizim takımın eğitim vasfı da Tarkan Küçümenler ve Aydın Duman'ın FIDE Trainer olmaları nedeniyle oldukça yüksek. Bu durum da takımı olumlu etkiliyor.

Aydın beyin kızının ismi Ezgi, bu nedenle takımımızın ismi bu şekilde.

Evet Nezihe Ezgi Menzi, Emel Kaya gibi parlak isimler bizim kulübümüzden çıkmış önemli sporculardır. Aydın'ın oğlu Necdet 11 yaş erkeklerde Türkiye Birincisi olmuştur. Yine sporcularımızdan Sena Ayan 11 yaş kızlarda Türkiye Birincisi olmuş bir sporcu

Bu yıl Türk satranç ligi son derece kuvvetlendi. Bunda bazı kulüplerin öncü rol oynaması kendini gösteriyor. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, İstanbul Teknik Üniversitesi Spor Kulübü ve İSEK Aquamatch gibi kulüpler sayesinde son derece önemli oyuncuları ligimizde gördük. Onları izlemek ayrı bir keyif. Bu açıdan bir oyuncu olarak bu kulüplere teşekkür ediyorum. Lige renk ve heyecan kattılar. Fakat bir takımda kuvvetli büyükustaların olması o takımın başarısını garantilemiyor. Bunun en tipik örneği bizim takımımız. Zannediyorum Deniz Gençlik Spor Kulübünden sonra en az unvanlı sporcu bizim takımımızda yer alıyor.

Kadın masanın serbest olması bence olumlu bir faktör. Bu oyuncuların masa değişimlerinden 100 Elo farkının konulmasını amacını tam anlayamadım. Bence oyuncular serbestçe değişebilmeli. 100 Elo farkı göz önüne alınmamalı diye düşünüyorum.

Elbette ki Türk satrancında gençliğe doğru bir yönelim var. Bu genç insanların tecrübe kazanmaları gerekli, fakat tecrübe kazanılması gereken yer Türkiye İş Bankası satranç ligi mi olmalı, bu yine tartışmalı bir konu. Çünkü kulüpler bu yaş gruplarında oyuncu bulmakta zorlanabiliyorlar.

Evet. Çocuklar ve Yıldızlar için liglerimiz var. Küçük yaştaki sporcularımızı buralarda değerlendirebiliriz. Her ne kadar bunları söylesem de ben aslında kalabalığı seviyorum. Lige heyecan katıyor.

Bu sene kadromuza Ali Ekber Doğan eklendi. Ali Ekber'in bize son derece olumlu katkısı oldu. Kuvvetli bir yedek olduğunu gösterdi. Bu açıdan kendisine teşekkür ediyoruz. Volkan zaten başlı başına yetenekli bir çocuk. Gün Sümer de iyi bir transfer oldu. Son iki yıldır gayet iyi oyunlar sergiledi. Bulgar bayan oyuncumuz Adriana Nikolova da 3 yıldır bizimle. Son derece uyumlu bir birliktelik sergiliyor. Seneye Buse Vatansever'i de kaybetmezsek çok iyi olacak.

Takım kaptanımız Aydın Duman ile bu konuda değişik zamanlarda konuştuk, sohbet ettik. Finansal açıdan takımımız iyi durumda değil. Bir sponsor desteği bulunamadı. Destek olmayınca da mevcut kadroyu korumaya çalıştık. Bazı kayıplarımız da oldu. Mesela geçen sene bizde oynayan, son derece beğendiğimiz, taktir ettiğimiz Mirzoev'i çağıramadık.

Fakat onun eksikliğini Handszar Odeev (biz ona Hançer diyoruz) doldurmuş ve kendi masasındaki gerekli karşılığı vermiş oldu. Handszar son bir senedir Aydın ile birlikte çalışıyor. Nidjat Mamedov ise şu ana kadar masasında puan kaybetmedi. Çok kuvvetli bir oyuncu olması hepimize güven veriyor.

Camiada bilhassa İzmir ve Bursa'dan arkadaşlar bana "Cengiz Baba" derler. Yaşımın genç olmasına rağmen dostane tavırlarımdan dolayı bana böyle bir isim koymuşlar. Ben de buna alıştım artık.

GM Nikita Vitiugov

Olumlu bakıyorum. Çünkü duruma göre insanlar masa değiştiriyorlar. Ben dörtte, beşte ve altıda maçlar oynadım. Tek bir masaya bağlı kalmayı takımın menfaatleri açısından mantıklı bulmuyorum. Takım için hepimizin fedakarlık yapması gerekli.

Öncelikle oynamaya istekli Elo puanını arttırmayı düşünen oyuncuları transfer etmek gerekir diye düşünüyorum. Bazı oyuncuların kendisine olan saygısı çok fazla ve savaşmaya çok istekliler. Bu tip oyuncular zaten kısa beraberlikler yapmıyorlar. Yöneticiler memnun olmadıkları sporculara da gelecek yıllarda görev vermez, bu konuda hassasiyet gösterirlerse bu problemin önüne geçebiliriz.

Ben bir takım kısıtlamamalar yapılarak beraberliklerin önüne geçileceğine inanmıyorum. Bir ara 30 hamle kuralı getirmişlerdi. Hala bazı turnuvalarda opsiyonlu bir şekilde uygulanıyor. Bu 30 hamle kuralı bence çok belirleyici değil. Oyuncular isterlerse maçtan önce anlaşır, maç esnasında hamle tekrarı ile beraberlik yapabilirler. Burada insanların niyeti önemli bence.

Biz özgürlükler takımıyız. Bizim oyuncularımız çok gerekli olmadıkça takım kaptanına sormazlar. Tablo orda, sonuçlar orda... pozisyonları değerlendirmek, o pozisyonu oynamak içinden geliyor mu gelmiyor mu? Bu oyuncunun kendisinin hissedeceği, bileceği bir şey.

Bizim takımızda iki lokomotif faktör var. Abi faktörü var. Aydın Duman ve ben 2005 yılından beri beraberiz. Benim felsefe öğretmeni olmam ve insan psikolojinden anlamam Aydın Bey'e göre takım içinde pozitif etki yaratıyor. Son derece neşeli bir dostluk ortamımız var. Oyuncularımıza yardımcı olmaya çalışıyor, bazen hafif şaka yollu fırçalıyoruz. Neşeli hazırlıklar oluyor. Satranç sosyal iletişim açısından da çok önemli. Mesela birçok dostumu satranç sayesinde elde ettim. Türkiye'nin her tarafında değişik illerde arkadaşlarım, dostlarım var. Satrancı bu açıdan değerlendirmek lazım. Çok aşırı gerilime izin vermemek gerekiyor diye düşünüyorum.

Fakat hiç bir zaman maç kaybetti diye bir oyuncuyu dinlendirmeyi düşünmüyoruz. Zaten fazla yedeğimiz de yok. Hatta kaybeden oyuncuyu tekrar tekrar oynatmaya istekliyiz.

Gelmeden önce baktığımda düşme ihtimali yüksek takımların olduğunu görmüştüm. Kendi düşme ihtimalimizi de yüzde 50 olarak görüyordum. Objektif bir karardı bu. Fakat gelişmeler bizim lehimize cereyan etti. Çok kritik maçları kazandık. Tahminimce ligi 10 puanda bitireceğiz. Ama bu 11 veya 12'de olabilir. 10 puanın ligde kalmaya yeteceğini düşünüyorum.

Ceyhan Belediye maçımız çok heyecanlı idi. Çünkü o maçı kaybetseydik çok kritik bir duruma düşüyorduk. İSEK'i kesin yenmemiz gerekecekti. Şimdi öyle bir zorunluluk kalmadığı için sevinçliyiz. Kendi adıma en gerilimli maçı ise Betül ile oynadım. Eşit bir finalde kendisine beraberlik teklif ettim. Kabul etmeye istekli görünüyordu. Fakat takım kaptanı Fikret hoca devam etmesini söyledi. Maçın devamında zeitnottan çıktıktan sonra, 41. hamlede soru çektim. Bu benim için çok üzücü oldu.

Belirli sponsor desteği olmadan bu formatta İş bankası liginde bir takımın varlığını devam ettirebilmesi son derece güç. Mesela bugün oynayacağımız takım, Antalya Deniz Gençlik Spor Kulübü'ne karşı büyük bir sempati duyuyorum. Fakat ne yazık ki düşecekleri turnuvanın başında belliydi. O takımın oyuncularından Vedat Çetinkaya, Tufan abi ve Serkan ile konuştuğum bunu açık açık söyledim. Fakat onlar bu durumdan hiç rahatsız değiller, çok memnunlar.

Hakemleri ve sizleri turnuvanın gizli kahramanları olarak görüyorum. Federasyondaki arkadaşlarımıza bizlere huzurlu bir atmosfer sağladıkları için teşekkür ediyorum.