Türkiye İş Bankası Liginin 12. turu devam ederken Antalya Deniz Gençlik Spor Kulübü başkanı Tayfun Türker ile sohbet ettik;
Fatma Koç Öztürk: Ligde yabancı ve unvanlı sporcu bulundurmayan tek takımsınız. Bu da performansınızı büyük ölçüde etkiledi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Tayfun Türker: Lig maçlarına katılırken ana düşüncemiz öz kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirip, yıllardır takımımız için emek vermiş olan sporcularımızın olumlu yaklaşımlarını göz ardı etmemekti. Kaynaklarımızı zorlayıp üç yabancı sporcu hakkını kullanmış olsaydık ilk on takım içerisinde olurduk. Varsayın ki bizim dışımızda herhangi bir takımdan üç yabancı sporcuyu oynatmayın, sonuç bizim aldığımız sonuçtan farklı olmazdı.
Bizler için satranç bir hayat görüşü, bir hayat duruşu ve bir hayat akışıdır. Alınan sonuçları bir başarısızlık olarak görmüyorum. Bunu bir görüş, bir duruş olarak görüyorum. Belki bizim öz kaynaklarımızı değerlendirmememiz satranç adına bir hayat akışı olarak bizlere yansır. Üçüncü kez ligden düşüyoruz ve unutmadığımız bir konu daha önce de üç kez bu lige çıkmış olmamızdır!
Yabancı sporcuların varlığı ile ilgili neler söylersiniz?
Yabancı sayısının üç olmasını bir ürüne yapılan ambalaj gibi görüyorum. Özü farklı, ambalajı farklı. Belki güçlü bir lig oluşturuyoruz ama yabancı oyuncuların birbirleriyle yaptıkları maçlarda beraberlikle geçirilen bu ligin maddi ve manevi anlamda neler getirebileceğini düşünmek gerekir. Yabancı oyuncu sayısının üçten ikiye düşürülmesi düşünülebilir. Böylece daha fazla sporcumuza oynama imkanı yaratmış oluruz.
Artı eksi 100 kuralını nasıl yorumlarsınız?
Yeni uygulamayı olumlu buluyor ve destekliyorum. Fakat 2400 Elo'lu ve üzeri bir oyuncunun birinci ve ikinci masalarda oturmasını engelleyemiyoruz. Hiçbir oyunda ülkemiz oyuncularına ilk iki masada oymama hakkı bırakmıyoruz. Artı eksi 200 bazı oyuncularımızın da üst masalarda yer alıp, yabancı oyuncularla maç yapma şansı bulmasını sağlayacaktır. Takımımız dışında ilk masada maç yapma imkanı bulan fazla oyuncu bulunmamaktadır.
Kulüplere ayrılan kaynak sizce yeterli mi?
Federasyonumuzun takımlara ayırmış olduğu kaynak konaklama ve ulaşım giderlerine ancak yetmektedir. Fakat şu anda ligde kaynak ne kadar arttırılırsa arttırılsın miktar yine yabancı oyunculara gideceği için takımların altyapılarına bu kaynakları aktarmaları da zor görünmektedir. Şu andaki sistem ile sponsorsuz ligde kalmak mümkün değil. Federasyonumuzun kulüplere vereceği destek, kulüplerin yetiştireceği sporcular karşılığında olmalıdır. Transferlerle oluşturularak başarıyı yakalayan takımların varlığı sürekli olmayabiliyor. Fakat her başarılı sporcunun satranca başladığı bir kulüp ve çalıştırıcısı var. Önemli olan bu sporcuları ortaya çıkartan takım ve çalıştırıcıların desteklenmesidir.
Kulübünüzün satranca bakışı nedir?
Satranca başlayan öğrencilerime satrancı tanımlarken "satranç doğruya ulaşmanın en kısa yoludur" ifadesini kullanıyorum. Bizim için ligde bu kadroyla mücadele verip küme düşmek yadırganacak bir durum değil. Belki de sponsoru olmayan bir takım için en olası durumdu. Çünkü küçük kazanımlarla ulaştığımız birikimleri transfer ücretleri ve yabancı oyuncu giderleriyle ligde kalmak adına göz ardı etseydik, kulübümüzün devamı konusunda da olumsuz sonuçlarla karşılaşabilirdik.
Son olarak paylaşmak istedikleriniz nelerdir?
Satrancı bir spor olarak değil, eğitim olarak görüyorum. Çocuğun hayata bakışı ve hayatta karşısına çıkacak olaylara yaklaşımı daha olumlu gelişebiliyor. Kulübümüzde satranç eğitiminin yanında Türkçe, matematik, İngilizce dersleri, müzik, folklor gibi etkinliklerle kültürel birleşmeyi sağlıyoruz. Maddi boyutları aşmakta güçlük çekiyor olmakta birlikte, dar gelirli öğrenciler üzerine yoğunlaşıp onların eğitimlerimizden faydalanmaları için çabalıyoruz. İmkanlarımız doğrultusunda bu görüşü yaşatmaya çalışacağız.
|